6 Temmuz 2011 Çarşamba

Şike Kabusu

Saat: 03:20
Yer: İstanbul/Maltepe

Başıma gelen kazadan bu yana 7/24 soğuk kompres uygulanan dizimin buz vakti geldi. Usulca kuzumu uyandırdım. Dört senedir aynı yastığa baş koyduğumuz ve bugüne dek gece çiş için dahi yataktan kalkmayan kuzum, son iki haftadır olduğu üzere bir of dahi çekmeden buzlarımı değiştirmek için yanımdan kalktı. Buz işini hallettikten sonra, "İyi ki uyandırdın, saçma sapan bir rüya görüyordum..." dedi ve anlatmaya başladı:

Malum şike soruşturmasından ötürü gözaltına alınmışım. Gözaltına alınma sebebim ise en az Mehmet Yıldız ya da garibim Emenike kadar muazzam. İnternet bankacılığı kullananlar bilirler. Birine para gönderdiğiniz vakit, en az 10 karakterden oluşan bir açıklama yazmanız gerekir. Ben de bu açıklama yerine "ŞAMPİYON FENERBAHÇE" yazardım büyük bir keyifle. Özel yetkili, muhteşem savcı; para ve Fenerbahçe'yi yan yana görünce haklı olarak beni de gözaltına almış.

PS: Hayır olsun demeden çıkmayınız.

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Fenerbahçem benim

Kıçı kırık bir halı saha maçında dizimin kırılmasının üzerinden 11 gece geçti. Dördü hastanede, yedisi ise anne evinde geçmek bilmeyen gecelerin en uzunuydu bu gece. Her zamankinden daha fazla ağrım oldu sanıp üzülmeyin sakın. Gözüme uyku girmemesine sebep Fenerbahçe ve de sözüm ona çok gizli yürütülen şike soruşturması oldu bu sefer.

Bir haftadır kırık dizimin dibinden ayrılmayan kuzum; huzursuz geçen gecenin ardından gözü arkada da kalsa, bu sabah işe gitmek zorundaydı. Giderken akşam için bir şey isteyip istemediğimi sordu. 18. şampiyonluğun öyküsünü anlatan DVD hediyeli Fenerbahçe Dergisi istedim, bir de bizim eve uğra, çubuklu formamı çok özledim diye ekledim.

  • Türk futbol tarihinin en muhteşem şampiyonluklarından biri siyasi oyunlara alet edilmeye çalışılırken, sarı laciye sarılmanın tam vaktidir.
  • Ligin ikinci yarısında oynanan 17 maçın sadece altısında oynayan Emenike'nin, Fenerbahçe'ye karşı da forma giymediği için göz altına alınması soruşturmanın ciddiyetinin en büyük göstergesidir. 
  • Eskişehirspor-Trabzonspor maçı için teşvik primi söylentisini dillendiren tarafsız medya mensuplarının, Karabükspor-Fenerbahçe maçı için Emenike ile yatıp kalkması manidardır.
  • Göz altına alınan Gençlerbirliği oyuncularının ne ile suçlandığının kimse merak etmezken, DHA başta olmak üzere tüm basın yayın organları Fenerbahçe aleyhine gelişmesi muhtemel tüm "gizli" detayları ismini vermek istemedikleri kaynaklara dayandırmaları tek kelimeyle suçtur.
Dava zaman aşımının 15 sene olduğu, bahsedilen soruşturma bu kadar kapsamlıysa eğer 1996-2011 arasında yenen her nanenin ortaya konması gerektiği ve sonuç ne olursa olsun Fenerbahçe'nin bu ülkeden daha temiz olduğunu kimse unutmasın.

18 Haziran 2011 Cumartesi

Espora: Bayinizden ısrarla isteyiniz...

 Bu bloga aşina olanlar haberdar olduğu ve ilk kez:

"Kimimiz mühendis, kimimiz bankacı olduk ama hepimizin içinde kalan sporla ilgili bir işe sahip olmak. İşte o sebepten belkide mesaiden arta kalan zamanlarda blogları doldurur olduk. Buna da şükür demeyenler için işte fırsat. Ben görünce nedense heyecanlandım..."

cümleleriyle konuk olan Kadir Has Üniversitesi'nin Spor İletişim Sertifika Programı'nın dördüncü dönem mezunlarından olduğumu gururla söylemek isterim.

Nalıncı keseri misali kendime yontmadığımın ve bu gururun boş yere olmadığının ispatı karşınızda, başta Ulaş Bayram olmak üzere emeği geçen bütün arkadaşlarımın ellerine sağlık...

16 Haziran 2011 Perşembe

Rekabetin Hası

Final serisi maçlarını ikişer ikişer değerlendirmeyi planlandığımdan, normal şartlarda yazmamam gereken bir yazının ilk cümlesidir bu. Cuma günü oynanacak maçın ardından Fenerbahçe Ülker şampiyon olursa muhtemelen mutluluktan hafıza kaybı yaşayacağımdan, kaybettiği takdirde ise adına züğürt tesellisi denebileceğinden bugün yazma vaktidir.

Ta ki Fenerbahçe çomak sokana dek, müessese kulüplerinin hegemonyasında (birebir Türkçe karşılığı olmadığından kullanılması elzem kelimelerden biri) olan amatör branşlar için, Fenerbahçe-Galatasaray finali; Alex De Souza'nın kafası kadar güzel, Sabri Sarıoğlu ya da İlker Yağcıoğlu'nun isabetli orta yapması kadar mucizevi ve Spud Webb'in 360 derece smaç yapması kadar muhteşem bir hadise.

Fabrikalardan otobüslere doldurularak seve seve salonda yerlerini alanlara rağmen; iki, bilemedin üç bin biletli, daha doğrusu maaşlı seyirciye oynanan final serileri yaşanmışken ülkede, Fenerbahçe-Galatasaray serisine bilet bulmak için Allah'ın sevgili kulu olmak gerekmekte. Fenerbahçe ile Galatasaray tavla oynasa (benzetme khas spor iletişim mail grubunun incilerinden Çetin Cem'den arak:) kahve dolar taşar kabul ancak seri o kadar keyifli ki formalar olmasa yine de izlenirdi.

Fenerbahçe kazandığı vakit "kadrosu derin yea" ya da "Ülker'e yenildik arkadaşım..." diyen Galatasaraylı (bu seferlik Cafe Crown bende kalsın) arkadaşları, kaybettiği zaman ise "Spahija, you are not a coach!" kalıbını literatüre sokan (itiraf ediyorum Kezman'ı da severdim) Fenerbahçeli kardeşleri boş verip, çubuklu ile parçalının rekabetine odaklanmak lazım.

Bir, bilemedin iki maç kaldı şunun şurasında...

11 Haziran 2011 Cumartesi

Kupa Gözümüzün Önünde Yükselsin

Fenerbahçe Ülker, Galatasaray Cafe Crown'un ev sahibi olduğu iki maçtan tek galibiyet çıkararak, Salı akşamı Sinan Erdem'de oynanacak maçta kupayı kaldırma şansını yakaladı. Apdi İpekçi'de oynanan iki maç için, işin kolayına kaçıp bir önceki yazının sonunda özetlenen üç maddeye gönderme yapalım.
  1. Fenerbahçe iyi savunma yapar ve isabetli şut sokarsa ortalama 20 sayı fark yapmaya devam eder. 
  2. İyi savunma yapar, kötü şut atarsa maçlar kafa kafaya geçer, bu sezon Barcelona ve Olympiakos deplasmanlarını kazanmayı bilen takım tecrübesiyle galip gelir. 
  3. Yok eğer Fenerbahçe hem kötü savunma yapar hem de kötü şut atarsa Galatasaray bir ihtimal kazanabilir 
Serinin uzatmaya giden ve 97-93 Galatasaray galibiyeti ile sonuçlanan 3. maçı için 3. maddeyi, 85-74 Fenerbahçe galibiyetiyle biten 4. maçı için ise 1. ve 2. maddeyi dikkate alabilirsiniz.

Not: Maç sonunda eline geçeni sahaya atan Galatasaray taraftarı, Spormax yorumcuları tarafından her ne kadar muhteşem olarak değerlendirilseler de bir kez daha sınıfta kaldılar. Ama Oğuz Savaş o smacı vurmasaydı diyenler, oynadığı Fenerbahçe maçlarında attığı her sayıdan sonra salyalar çıkararak tepkiler veren Hüseyin Beşok'u hatırlasınlar ve birazcık empati yapmayı denesinler.

9 Haziran 2011 Perşembe

Vasati 20 Sayı

Basketbol üzerine karalamak istediğim vakit; tek 'tıkta' ulaşabildiğim sayısız istatistik verisini gördükçe, önceliği futbol olan bir spor sever olarak hasetten çatlıyorum. Ev sahibi avantajı gözle görülür hale gelmiş ve hem final serisi hem de sayılar ortalanmışken bu istatistikleri kullanmanın tam zamanı.

Normal sezon istatistiklerini Nba pazarlamacılarının bana tanımış olduğu yetkiyle görmezden geliyor ve de ekliyorum; "The Playoffs: Where amazing happens."

Galatasaray Cafe Crown, final serisine dek oynadığı altı maçta ortalama 81,5 sayı atarken, 69,7 sayı yedi. Fenerbahçe Ülker karşısına çıktığı iki maçın ortalamaları ise attığı 66,5 sayı ve tutamadığı 88 sayı olarak nicel nicel karşımıza çıkıyor. İki maçta oynanan toplam sekiz periyodun sadece bir tanesinde (2.maçın 2. periyodu) skor üstünlüğü Galatasaray'a ait. Fenerbahçe'den ortalama yedi ribaund eksik alıp, sekiz asist de az yaptı Galatasaray.

Takım istatistiklerini oluşturan oyuncuların da hali, hâliyle pek parlak değil. Playoff'un ilk altı maçında 5,33 asist ortalamasıyla oynayan Tutku Açık, final serisinin ilk iki maçında toplam üç asist yapabildi. Ömer Onan mı savunuyor nedir? Shumpert dışında normal sezon ortalamasına yakın sayı atan oyuncu yok Galatasaray'da. Onun sayı ortalaması da 18 olan ilk altı playoff maçı ortalamasına göre yedi sayı azalmış durumda. 

Şimdiye kadar sayılar konuştu, artık hamaset vakti...

Final serisinin takip eden iki maçı Galatasaray'ın seyirci avantajı altında oynanacak. Fenerbahçe iyi savunma yapar ve isabetli şut sokarsa ortalama 20 sayı fark yapmaya devam eder. İyi savunma yapar, kötü şut atarsa maçlar kafa kafaya geçer, bu sezon Barcelona ve Olympiakos deplasmanlarını kazanmayı bilen takım tecrübesiyle galip gelir. Yok eğer Fenerbahçe hem kötü savunma yapar hem de kötü şut atarsa Galatasaray bir ihtimal kazanabilir. 

Tamirci Çırağı

Serinin ikinci maçına fasulyeden Galatasaraylı bir arkadaşımla gittim. Yol boyunca; ümit gönlümün ekmeği, umar ha umarı mırıldanıp durdu, anlam veremedim. Sonra anlatmaya başladı. Cildi parlak kağıt kaplı "Yenilmez Armada" isimli bir romanda okumuş. Hikaye bu ya; ne olmuş nasıl olmuşsa parçalı çubukluyu yeniyormuş...

Maçın ilk yarısı berabere bitince (Salonda biz öyle sandık, ilk yarının son basketi ikinci yarı başı itibarıyla iptal edilmiş haberimiz yok.) arkası kuşlu aynasıyla saçlarını taramaya başladı bizimkisi. O romandaki hayali gerçek olacaktı belki de...

Derken sahneye kötü kalpli Hırvatlar ve Fenerbahçe Ülker savunması çıktı. Ukic ve Tomas'ın art arda bulduğu beş üç sayılık isabet çubuklunun hilal kaşlarını kaldırırken, parçalının ümitlerini bir kez daha yıktı. Çıkarken dışarı vurdum sırtına güzel kardeşimin ve unut dedim romanları.

30 Mayıs 2011 Pazartesi

Çam Sakızı

Teknelerden birinin adı Fenerbahçe, diğerinin ise Galatasaray. Kaptanlar, tayfalar hatta yolcular da tercih ettikleri tekneler ile aynı takımın taraftarları. 1962 İstanbul'unda geçen film Fenerbahçe-Galatasaray rekabeti üzerine kurulu. 
Rekabet o kadar büyük ki, kaybedenin kazanana teknesini vereceği bir yarış bile yapılıyor. Fenerbahçe teknesi az farkla da olsa kazanıyor. Fenerbahçe'nin kaptanı Galatasaray kaptanına "Sen olmazsan benim ne işim olur bu denizlerde, teknen sende kalsın..." diyerek ezeli rekabetin canına can katıyor filmin sonunda.
Fenerbahçe'nin şampiyonluğuyla beraber iyiden iyiye yakışıksız hale gelen rakibi gördükçe, sarının yanına kırmızıyı yakıştıran Fenerbahçesiz kardeşleri pek bir özledim. Eve gider gitmez ilk işim "Çam Sakızı" nı izlemek ve Galatasaray şerefine kadeh kaldırmak olacak.

27 Mayıs 2011 Cuma

Akil Adam

"Oynat Şenol'cum"
Soru: "Abdurrahman Arıcı Eskişehirspor maçı öncesinde Eskişehir’e gittiğini ve benzer olaylar yaşandığını söyledim. Bunun üzerine gidilmedi. Buradaki eksiklik kimde? Fenerbahçe Yunus Yıldırım’ı istemedi bir daha verilmedi. "

Cevap: "Bu konuda ne yaparsanız yapın değişmez. Güçlü olan gücünü kullanır alttaki ezilir. Biz bunun aza inmesi için uğraşıyoruz. Yunus Yıldırım ikinci yarıda bizim üç maçımızı yönetti. Fenerbahçe maçlarına gidemedi. Bunu Oğuz Sarvan bilmiyor mu? Herkes her şeyi biliyor. Olabildiğince herkesi memnun ederek bu düzen yürütülmeye çalışılıyor. Yaşanan olaylar sonrasında bir açıklama yaptık. Galatasaray ve birkaç kulüp de buna dahil oldu. Sonra birkaç maç lehimize karar verildi. Sonra yine eskiye döndü. Bu düzen böyle gitmemeli. Çelişkiler ortada. Fenerbahçe şampiyon yapıldı demek doğru değil. Tüm takımlar emek verdi ama bu emekler içinde eğer söylediğiniz şekilde Abdurrahman Arıcı’nın bu işlere girmesini konuşmak bize yakışmaz. Biz o işlere girmeyelim. Biz sahada kalalım. "

Kaynak: http://www.trabzonspor.org.tr/default.asp?Sayfa=HaberDetay&IND=7409

PS: Amaç lehimize karar verilmesinden ziyade, adil maç yönetilmesi sanıyordum ya ben neyse.

Manifesto

Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre manifesto kelimesinin iki tane anlamı var. İlk akla gelen ve çoğumuzun aşina olduğu manası: "Toplumsal bir hareketin siyasal inanç ve amaçlarının açık ifadesi." iken, ikinci ve meslekten olmayanların pek de bilmesine gerek olmayan anlamı ise: "Bir gemideki malları göstermek için kaptan tarafından boşaltma işlemlerinin yapılacağı gümrük idaresine verilen liste." dir.

Şampiyon olan takımı tebrik için tek satır yazmaktan imtina eden Tranbzonspor resmi web sitesi, içinde şu cümlelerin de geçtiği bir manifesto yayımlamakta mahsur görmemiş.

"Ancak yine Fenerbahçe’nin, soyunma odası basan, hakemlere hakaretler yağdıran, sahaya giren bir de Başkan’ı bulunmaktadır. Haklı söylemlerimiz nedeniyle bize yönelik eleştiriler yapılırken, nedense bu vasıfları taşıyan kişilere bir tek olumsuz cümle yazılıp, söylenememektedir.

...

Yaygın medyanın, yıllardır Güneydoğu insanının köşeye sıkıştırılmasının bugün karşımıza çıkardığı sonuçların bir benzerini Trabzonsporlular’a yaşatması ihtimalinin vebalini taşıyıp taşıyamayacağını sorgulamasının zamanı gelmiştir. "

Alenen provokasyon üzerine kurulan, sezon biter bitmez dağılan kadro ve yönetim başarısızlıklarına yöre halkının yoğunlaşmasına engel olmak için yerel gazeteler aracılığıyla yayımlanan bu metnin toplumsal bir hareketin siyasal inanç ve amaçlarının açık ifadesi olduğunu söylemek akıl kârı değil.

Olsa olsa batan geminin mallarının, kaptanı tarafından listelenmesi işlemidir bunun adı. (bkn:İlk paragraf)