12 Ekim 2009 Pazartesi

Med Cezir

Tencere kapak hikayesi bizimkisi. Binlerce ortak zevkimizden biri de Levent Yüksel'in bu albümünü dinlemek(idi). Arabamızın Cd-çalmaz teybinin her daim konuğu olan, tevellüdü birçoğunuzdan eski olan bu şaheser haftasonu oto tamircisi kurbanı oldu.
İsmine yakışır bir şekilde senelerdir deniz misali yüreğimizi kabartan, ardından bizi bizden alan Med Cezir bu sefer gitti ve geri gelmedi. 1993'de çıkmış bir albümün hadi Cd'sini bulmak bir ihtimal ancak, kasedini nerden bulurum diye kara kara düşünürken sahibinden.com imdadıma yetişti ve kaset kapağıyla beraber geri alıyorum şimdi.)
Orhan Veli'nin akımı garip, kendisi akımından garip ve böyle düzensiz bir şiiri besteleme girişimi hepsinden daha garip olan Dedikodu'sunu Levet Yüksel'in sesinden dinlemeye devam. Mualla teyzeme selam olsun...

Dedikodu / Orhan Veli

Kim söylemiş beni
Süheylâ'ya vurulmuşum diye?
Kim görmüş, ama kim,
Eleni'yi öptüğümü,
Yüksekkaldırımda, güpegündüz?
Melâhat'i almışım da sonra
Alemdara gitmişim, öyle mi?
Onu sonra anlatırım fakat
Kimin bacağını sıkmışım tramvayda?
Güya bir de Galataya dadanmışız;
Kafaları çekip çekip
Orada alıyormuşuz soluğu;
Geç bunları, anam babam, geç;
Geç bunları bir kalem;
Bilirim ben yaptığımı.

Ya o, Muallâ'yı sandala atıp,
Ruhumda hicranın'ı söyletme hikâyesi?



Hiç yorum yok: