18 Mart 2010 Perşembe

Semih Diye Biri

Rahmetli Kazım Kanat kadar takıntılı olmamakla beraber, futbolculara sadece isimleriyle hitap edilmesi oldum olası bana da ilginç gelmiştir. Aklımdan geçenleri yazar olduğumdan bu yana, yaşının niceliğine, kalıbının niteliğine bakmadan spor yapan insanların atasından yadigar soyadlarını ilave etmekten imtina etmedim.

Ama bahsettiğim Semih ise, nam-ı diğer "genç" Semih, ya da bana sorarsanız golcü, işte o zaman soyadını ekleme gereğini duymadım hiçbir zaman. Sanmayın üzerine yapışan genç sıfatından ektilendiğimi. Yakın hissettiğimden sadece. Kardeşim gibi, benim kadar Fenerbahçeli, tribünde çubuklu için çarpan kalbimin muadili sahada onun bedeninde...

Sayın Şentürk,

İşte bu sebepten kırma benim kalbimi. Gideceksen yolun açık olsun. Ardından en azından benden kötü söz işitmeyeceğine emin ol. Ben hala seviyorum Marco'yu ( ismi yetti onun da farkındaysan) , Şanlı'yı, inanmazsın ama Nobre'yi.

Beşer doğanın gereği kırılıp gücenebilirsin başkanına, hocana ya da takım arkadaşlarına. Ama sahaya çıktığın vakit, eğer o formanın hakkını vermezsen, ve Belözoğlu'nun üzerine kendi ellerinle giydirirsen hint kumaşını, varsa eğer üzerinde birazcık hakkım...
Yine de helal olsun.