4 Haziran 2010 Cuma

" Pazar'ın Ertesi" # 20

Dünya Kupası'na bir haftadan az kalmışken, ve biz yine dışardan bakacakken dünyanın futboluna, İtalya 90 hasretiyle kaleme alınmış bir İslam Çupi yazısı...
İtalyan olmak bağlanmış bir futbol ayakkabısının, çimende yuvarlanan bir topun arkasından açmış bir renkli dünyanın lisanslı vatandaşı rüştünü kazanmak demektir.

Dünyanın en kaliteli liginin göz gezdiricisi olan, Avrupa Kupaları'nın final gönderlerine kendi bayrağının fiyakalı Napolitenlerinden notalar şişiren, stat mimarisi ve tatmin duyguları yönünden ilkel bir dam altında değil saraya giren İtalyan, zevk piyangosunun toplarından hep büyük ikramiyeyi zıplatan insan olmuyor mu?..

Batı Alman vatandaşı kendi ülkesinin çeşitli kentlerinden kontak açarak İtalyan haritasının orasına burasına doksan dakikalık maç pikeleri yaparken, kendi ülkesinin yarattığı bir büyük Milli Takım'ın kramponlarına, formalarına onların içinden fışkıran insanların benzersiz top hünerlerine kul-köle olmuyor mu?.. Bu keyif hangi kasa servetiyle yer değiştirebilir?..

Brezilya sambası dört yılda bir dünya müzikhollerinde ortak dinlenen bir program oluyorsa, Arjantin ve Hollanda sahanın içinde kalsalar da, gitseler de bir top anıtının ülkesiz güzelliği ve kalıcılığı oluyorsa, o doğumlu haritaların insanları, dünya yuvarlağının her noktasını bir karınca gururu ve hamaratlığında niçin turlamasınlar?

Yıldızlar; yarım ekmek içine kokoreçten düşmüş bir dışkılar kalorisi...Statların dışında patlamış kanalizasyonların denizinde bir lağım yüzme yarışı... Minibüslerden, otobüslerden inen birbirine karşı şarj uygulayan hınçlı kalabalık... Ara sokaklardan ana caddelerin delik asfaltlarına dökülen, yüzü gözü susuzluktan çapaklarını ve kirini dökmemeiş bir görülmemiş maskeli balonun aşağı kat sınıfı...
Değişmeyen bir Kızıldereli "tamtam" gürültüsü ve futbolun romantizmini ayağa kalkmamacasına hançerleyen bir stat önü kan davası fuarı...

"Ölmeye, ölmeye, ölmeye geldik... Bu maçı, bu maçı almaya geldik."
Türkiye içinde sadece Türklerin birbirlerine tek ve futbol salladığı bir çimen rengi kurmuşuz...
Edirne'ye kadar birbirimize vurmak serbesttir beyler...

28 Haziran 1990 ("Edirne'ye Kadar Vurmak...", Milliyet)

Kapatmayın Efesimi...

...Yok eğer kapatacaksanız illa, bu kızları bize verin.

2 Haziran 2010 Çarşamba

Şükür

Kinsey, Ömer Onan, Vidmar, Mirsad Türkcan, kaptan Damir Mrsic, antrenör Erdoğan, baş antrenör Tanjevic hepsine helal olsun ama Fenerbahçe taraftarıda final serisinde "burada" dedi vargücüyle.
Serinin son maçının son periyodu, fark 30 küsür sayı ve maçın bitmesine 5 dk varken Efes Pilsen hücumunda salon ıslıktan yıkılıyordu.

Gözümle görmeseydim kupa yükselirken Fenerbahçe kaptanının elinde, aynı gözlerim açık giderdi.

Şükür.

PS:  Yavrum canım "cathinem", getir içeyim, getir içeyim.

1 Haziran 2010 Salı

Beat La

Nba Finali: Celtics vs. Lakers 

Cuma 04/06/2010  4:00  Boston @ L.A. Lakers (Ntv)
Pazartesi  07/06/2010  3:00  Boston @ L.A. Lakers(Ntv)

Hayat Güzel mi?

Roberto Benigni kusura kalmasın ama Hayat Güzeldir dahil, bir daha Yahudi Soykırımı konulu film izlersem "cimbomlu" olayım.

PS: Teşbihte hata olmaz demiş benim gibileri kurtarmışlar. Mevzunun ezeli rakiple ilgisi yok pek tabi.