11 Ağustos 2011 Perşembe

Tam 36 gün...

Cemil Turan, Türk futbolunda bir dönemdi...Rumeli Kavağı Spor Kulübü'nde başlamıştı futbol oynamaya. Henüz 14 yaşında iken Sarıyer altyapısına geçen ve bir sene sonra A takıma yükselen Cemil, 6 sezon 'Beyaz Martı' olarak süzüldü Türk futbolunun semalarında.

Ezeli rakipler Fenerbahçe ve Galatasaray ile İstanbulspor Cemil'in peşindeydi. Türk futbolunun efsane isimlerinden Metin Oktay, Cemil Turan'ı Galatasaray'a kazandırmak için bizzat mesai harcıyordu. Buna karşın Karadeniz çocuğu Cemil, onu yetiştiren kulüp olan Sarıyer'in istediğini yapıp İstanbulspor'a imza attı. Türk futbolunun unutulmaz liberolarından olan Alpaslan Eratlı ile birlikte 1968-69 sezonunda İstanbulspor formasını giydi ve 4 sezon boyunca çok başarılı oldu. 

Sakin ve ağır bir oyuncu izlenimi verirken, aniden ceylan gibi süratlenebilen ve bir o kadar çabuk durabilen, kurşun gibi şutlar atan, 44 milli maçta 19 kez zaferi damgalayan imza idi Cemil Turan.
 

17 Ekim 1970 tarihinde Köln'de oynanan maçta, Türk milli takımı Meksika 70'in dünya üçüncüsü Federal Almanya'nın karşına çıktı. Beckenbauer'lı, Gerd Müller'li ve Sepp Maier'li Almanya idi rakip... Maçtan önce herkes 3 farklı bir mağlubiyete bile razı iken, maç 1-1 sonuçlanmış ve kaçırılan galibiyet için hayıflanılıyordu. Maç akşamı Köln'de verilen yemeğe ünlü futbol adamları katıldı. Türkiye'nin katıldığı ilk dünya kupası olması açısından ayrı bir önemi olan 54 İsviçre'nin şampiyonu olan Alman milli takımının kaptanı Fritz Walter de konuklardan biriydi. Fritz Walter, Uwe Seeler ve Halit Kıvanç arasında geçen diyalog şu şekildeydi;
Fritz Walter, ilk yarıda oynayan santraforumuzu niçin ikinci yarıda çıkardığımızı sordu. "Genç bir futbolcu." dedim. "Yeni oynuyor, denendi." Cemilden bahsediyorlardı. Fritz Walter, "En çok onu beğendim," sözüyle görüşünü açıklerken, Seeler de katıldı: "Cemil mi adı? Çok büyük bir yetenek, ilerde büyük bir futbolcu olacak."...Fritz Walter ile bir kez daha aynı konuda söyleştiğimizde, "Beni çok etkiledi. Gerçekten büyük bir yıldız olacak." dedi Cemil için...Dedikleri çıkacak, Cemil futbolumuzda yıllarca parlayan bir yıldız olacaktı.

Fritz Walter'i de etkileyen Cemil,  1972-73 sezonunda olaylı bir şekilde Fenerbahçe'ye transfer oldu. Devrede yine ezeli rakip vardı. Cemil ise küçüklükten beri taraftarı olduğu takımda oynamak istiyordu. Parmaklıklar ardından 9 Ağustos 2011 tarihli Fenerbahçe Gazetesi'ne şunları yazan adamdan başka bir tavır beklemek hayalcilik olurmuş zaten...
Bir Karadeniz çocuğu olarak toprak sahalarda top koştururken aklımda sadece tek takım Fenerbahçe vardı. İdealim burada forma giyip futbol oynamaktı. Çok şükür Allah bana bu isteğimi bir şekilde nasip etti ve Fenerbahçe formasını giydiğim andan itibaren artık benim için diğer takımların hepsi birer rakipti ve öylede oldu. Fenerbahçe'ye geldiğim o ilk günleri dün gibi hatırlıyorum. Daha çocuktum...Heyecanlıydım, dünya benim etrafımda dönüyordu sanki. Buraya attığım ilk adımda nasıl bir yere geldiğimin farkına varmıştım.
Bir zamanlar gol attığımda bu armayı nasıl öpüyorduysam, hala öpmeye devam ediyorum. Ben bir taraftarım! Ben bir Fenerbahçe hizmetkârıyım, Ben bir Fenerbahçeliyim!...
Sekiz sezon giydiği Fenerbahçe formasını hiç çıkarmadı taraftar Cemil. Çubuklu forma ile 194 gol attı, üç kez gol kralı oldu. Üç lig şampiyonluğu, iki Türkiye Kupası, iki Cumhurbaşkanlığı Kupası ve iki Başbakanlık Kupası ellerinde yükseldi. 1993-94 sezonundan beri Fenerbahçe'ye idareci olarak hizmet eden Cemil Turan, 2000'den bu yana ise yeni Cemiller yetiştirmek için Fenerbahçe Amatör Şubeler Genel Koordinatörü olarak görev yapıyordu.

Ta ki 36 gün öncesine dek...

Kaynak:
  1. Kavuşan Kaan, ("Futbolun Efendisi", 17 Ocak 2010, http://klasikfutbol.blogspot.com/2010/01/cemil-turan.html.) 
  2. Kıvanç Halit, (GOOL diye diye, 1.Basım, İstanbul: Hürriyet Ofset, 1983, s.153.) 
  3. Turan Cemil, (Fenerbahçe Gazetesi, "Fenerbahçesiz olmak..." 9 Ağustos 2011, http://www.fenerbahcegazetesi.com/yazarlar/cemil-turan/94-fenerbahcesiz-olmak.)
PS: Özgürlüğünün kısıtlandığı 3 Temmuz tarihinden değil de cezaevine gönderildiği 7 Temmuz tarihinden itibaren saymışım nedense. Yazının yazıldığı tarihten geriye 36 gün, parmak hesabıyla o şekilde çıkmakta. Okuyup kafası karışlanların, kafalarının daha da fazla karışması için bir not.)