24 Kasım 2010 Çarşamba

"I love You Alex"

Isınmaya çıkan futbolcu topluluğunu, gözle görülemeyen rütbe alametleri olan apoletlerine göre sırasıyla tribüne buyur etmek, en önemli taraftar ritüellerinden biridir. Bu kültüre yabancı, ecnebi futbolcuların ilk “yumruk havaya” tecrübeleri genellikle komik görüntülerle sonuçlansa da, çok değil iki, bilemedin üç hafta sonra usta olur çıkarlar. Her yeni yabancının ismi, tribün bestekarları için doğru ezgiyle birleştirilmesi gereken bir güfte olur. Tek heceli Güney Amerikalılar (Jo) ve sesli harf fakiri olan Slavlar (Beschastnykh) zor sınavlardır ancak, taraftar her daim sınıfı geçmeyi başarır.

Bir de sınavsız gönüllere buyur edilen, üzerine düşünmeye dahi gerek duyulmadan malum sevgi cümlesinin maşuğu yapılanlar vardır ki, her on senede yeni bir futbol aşkı bulabilirseniz eğer , futbol tanrılarının sevdiği bir kul olarak addedin kendinizi.

Blogun isim sahibi, benim futbol sevgimin ortağı, savunma sanatçısı Uche Okechukwu’yu “I love you Uche” diye tribüne çağırdığımız  soğuk Ekim akşamında rakip Trabzonspor, sene 1996 idi. Fenerbahçe’nin atılmayı beklenen iki bininci golü, Jay Jay Okocha ve Kemalettin Şentürk’ün denemelerinde direğe takılırken, Fenerbahçe tarihine isminin yazılması elzem olan adamı bekledi sanki. Fenerbahçe, Trabzon’u Uche’nin son dakika golüyle mağlup ederken, atılan bu gol lig tarihindeki  iki bininci gol olarak kayıt altına alınmıştı.

Takip eden on dört seneye 999 gol sığdıran Fenerbahçe, bu sefer üç bininci gol için sahadaydı. Buca maçı bayram tatilinin ardından ilk mesai gününe denk gelince, üç bininci golün arifesinde olduğumuz tamamen aklımdan çıkmıştı. Fenerbahçe'nin başarısı için ilk düdükle beraber edilmeye başlanan duaların noktası olan "amin" bile diyemeden, kaptan Alex De Souza üç bininci golü kutlamaya başladı. İngilizlerin icadı bu güzel oyununun en prestijli hadiselerinden biri olan hattrick'i (Yeri gelmişken ilave etmek gerekirse; İngilizler atılan üç gol peş peşe kaydedilmezse hattrick saymazlar.) yirmi üç dakikada gerçekleştiren Brezilyalı oyundan çıkarken, bütün stad ayakta "I love you Alex..." diye yıkılıyordu. O sahadan çıkarken gayriihtiyari dudaklarımdan dökülenler ise şunlardı...
"Şükürler olsun seni futbol oynarken seyredebildim kaptan."