11 Haziran 2011 Cumartesi

Kupa Gözümüzün Önünde Yükselsin

Fenerbahçe Ülker, Galatasaray Cafe Crown'un ev sahibi olduğu iki maçtan tek galibiyet çıkararak, Salı akşamı Sinan Erdem'de oynanacak maçta kupayı kaldırma şansını yakaladı. Apdi İpekçi'de oynanan iki maç için, işin kolayına kaçıp bir önceki yazının sonunda özetlenen üç maddeye gönderme yapalım.
  1. Fenerbahçe iyi savunma yapar ve isabetli şut sokarsa ortalama 20 sayı fark yapmaya devam eder. 
  2. İyi savunma yapar, kötü şut atarsa maçlar kafa kafaya geçer, bu sezon Barcelona ve Olympiakos deplasmanlarını kazanmayı bilen takım tecrübesiyle galip gelir. 
  3. Yok eğer Fenerbahçe hem kötü savunma yapar hem de kötü şut atarsa Galatasaray bir ihtimal kazanabilir 
Serinin uzatmaya giden ve 97-93 Galatasaray galibiyeti ile sonuçlanan 3. maçı için 3. maddeyi, 85-74 Fenerbahçe galibiyetiyle biten 4. maçı için ise 1. ve 2. maddeyi dikkate alabilirsiniz.

Not: Maç sonunda eline geçeni sahaya atan Galatasaray taraftarı, Spormax yorumcuları tarafından her ne kadar muhteşem olarak değerlendirilseler de bir kez daha sınıfta kaldılar. Ama Oğuz Savaş o smacı vurmasaydı diyenler, oynadığı Fenerbahçe maçlarında attığı her sayıdan sonra salyalar çıkararak tepkiler veren Hüseyin Beşok'u hatırlasınlar ve birazcık empati yapmayı denesinler.

9 Haziran 2011 Perşembe

Vasati 20 Sayı

Basketbol üzerine karalamak istediğim vakit; tek 'tıkta' ulaşabildiğim sayısız istatistik verisini gördükçe, önceliği futbol olan bir spor sever olarak hasetten çatlıyorum. Ev sahibi avantajı gözle görülür hale gelmiş ve hem final serisi hem de sayılar ortalanmışken bu istatistikleri kullanmanın tam zamanı.

Normal sezon istatistiklerini Nba pazarlamacılarının bana tanımış olduğu yetkiyle görmezden geliyor ve de ekliyorum; "The Playoffs: Where amazing happens."

Galatasaray Cafe Crown, final serisine dek oynadığı altı maçta ortalama 81,5 sayı atarken, 69,7 sayı yedi. Fenerbahçe Ülker karşısına çıktığı iki maçın ortalamaları ise attığı 66,5 sayı ve tutamadığı 88 sayı olarak nicel nicel karşımıza çıkıyor. İki maçta oynanan toplam sekiz periyodun sadece bir tanesinde (2.maçın 2. periyodu) skor üstünlüğü Galatasaray'a ait. Fenerbahçe'den ortalama yedi ribaund eksik alıp, sekiz asist de az yaptı Galatasaray.

Takım istatistiklerini oluşturan oyuncuların da hali, hâliyle pek parlak değil. Playoff'un ilk altı maçında 5,33 asist ortalamasıyla oynayan Tutku Açık, final serisinin ilk iki maçında toplam üç asist yapabildi. Ömer Onan mı savunuyor nedir? Shumpert dışında normal sezon ortalamasına yakın sayı atan oyuncu yok Galatasaray'da. Onun sayı ortalaması da 18 olan ilk altı playoff maçı ortalamasına göre yedi sayı azalmış durumda. 

Şimdiye kadar sayılar konuştu, artık hamaset vakti...

Final serisinin takip eden iki maçı Galatasaray'ın seyirci avantajı altında oynanacak. Fenerbahçe iyi savunma yapar ve isabetli şut sokarsa ortalama 20 sayı fark yapmaya devam eder. İyi savunma yapar, kötü şut atarsa maçlar kafa kafaya geçer, bu sezon Barcelona ve Olympiakos deplasmanlarını kazanmayı bilen takım tecrübesiyle galip gelir. Yok eğer Fenerbahçe hem kötü savunma yapar hem de kötü şut atarsa Galatasaray bir ihtimal kazanabilir. 

Tamirci Çırağı

Serinin ikinci maçına fasulyeden Galatasaraylı bir arkadaşımla gittim. Yol boyunca; ümit gönlümün ekmeği, umar ha umarı mırıldanıp durdu, anlam veremedim. Sonra anlatmaya başladı. Cildi parlak kağıt kaplı "Yenilmez Armada" isimli bir romanda okumuş. Hikaye bu ya; ne olmuş nasıl olmuşsa parçalı çubukluyu yeniyormuş...

Maçın ilk yarısı berabere bitince (Salonda biz öyle sandık, ilk yarının son basketi ikinci yarı başı itibarıyla iptal edilmiş haberimiz yok.) arkası kuşlu aynasıyla saçlarını taramaya başladı bizimkisi. O romandaki hayali gerçek olacaktı belki de...

Derken sahneye kötü kalpli Hırvatlar ve Fenerbahçe Ülker savunması çıktı. Ukic ve Tomas'ın art arda bulduğu beş üç sayılık isabet çubuklunun hilal kaşlarını kaldırırken, parçalının ümitlerini bir kez daha yıktı. Çıkarken dışarı vurdum sırtına güzel kardeşimin ve unut dedim romanları.