13 Kasım 2013 Çarşamba

Etiyopya Notları

Son altı ayda, her biri 15’er günden toplam bir ay geçirdiğim Etiyopya’yı anlatmanın vakti geldi de geçiyor.
1000 mm ekartmanlı atıl Addis Ababa-Cibuti Hattı

Eskilerin Habeşistan diye bildiği ülke, Afrika’nın en büyük ülkelerinden. Federal bir devlet olan Etiyopya, eyalet sistemiyle yönetiliyor. Başkenti Addis Ababa ve İstanbul’dan beş saatlik bir uçuşla ulaşılabiliyor. Başkentte kalacak iseniz Baylan’ın Adisebaba tatlısı hariç her türlü ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Her türlü…

Ulaşım

THY her gün 18:50’de İstanbul’dan kalkıyor ve aynı uçak gece 02:00’da Addis’den kalkarak memlekete geri dönüyor. Ben kullanmadım ancak Qatar Havayolları’nın Doha aktarmalı uçtuğunu da biliyorum. Havaalanında bagaj kaybolma olasılığı az buz değil. Hal böyle iken sırt çantasına eşyaları yedeklemek ilk tavsiyem.

Milli müzede en yaşlı fosil Lucy anamızı görebilir, yerel restoranlara (Misal Abyssinia) gidip yeni tatlar denerken bir yandan da müzik ve dans gösterilerine şahit olabilirsiniz. 

Addis Ababa’da havaalanına yakın iki otelde kaldım. Siyonad ve Friendship otelleri. Fiyat mertebeleri yakın olmasına karşın Friendship çok daha iyi bir otel. 

Bu ülkeye gelince görülmesi gereken ilk yer Lalibela. İş için geldiğim ve de hep kısıtlı programların içine sıkıştığım için henüz göremedim ancak üçüncü sefer görmeden dönmeyeceğim.

Addis Ababa’dan Etiyopya Havayolları ile her gün ulaşım var dağın başındaki bu kasabaya. Yok eğer araba ile gideceğim derseniz, arazi aracı kiralamak elzem. Yolların hali pek iç açıcı değil ve de Lalibela’ya yolda konaklamadan ulaşmak olası değil. Addis’ten çıkıp Kombolcha ya da Weldia’da geceleyip, ertesi sabah erkenden çıkarsanız öğleden sonra ulaşabilirsiniz. -Yeri gelmişken bir not; Weldia’nın Woldia ya da Weldiya, Kombolcha’nın ise Combolcha diye  yazıldığını görünce “ulan bu da atıyor herhalde!” demeyin sakın. Ülke başkanın isminin üç ayrı gazetede, üç farklı şekilde yazıldığını gözlerimle gördüm. Her eyaletin kendine özgü bir dili var ve de birbirlerine hiç benzemiyor.-  Kayalar içinde oyulmuş dünya mirasları listesinde kiliselerin olduğu bu kasaba, ülkenin en çok turist ağırlayan yeri.
Zaman

Bu ülkede zaman biraz garip ilerliyor. Bir yılda 13 ay yaşıyorlar, kafa karışmasın diye 30 gün çeken 12 ay kabul edip artan 5-6 günü 13. Ay ve bayram olarak kabul etmişler. Saat ise doğrudan güneşe bağlı. Ekvatora yakın olduğu için bütün sene güneş sabah altıda doğup, akşam altıda batıyor. Etiyopyalılar günü ikiye bölmüş ve de sabah altıya 24, akşam altıya ise 12’yi uygun görmüşler.  Diyeceğim o ki; öğleden sonra biri kastederek buluşmak istediğiniz bir Etiyopyalı, sabah yedide kapınıza dikilebilir. Bununla da bitmiyor. Yedi sene de geriden geliyorlar. Tevekkeli değil, uçaktan iner inmez genç hissediyor insan kendini.

Yollar

Yolların tehlikeli olduğunu bir iki paragraf önce üstü kapalı geçmiştim. Bu önemli konuyu açıklamak şart. Akşam altıda (bildiğiniz 18:00) güneş küt diye kayboluyor ve Addis Ababa dışında hiçbir yerde yollarda aydınlatma yok. Trafik lambası mı?... Bütün ülkede tek bir tane numune var, o da yine Addis’de. Afrika’nın en çok hayvan ve ikinci en fazla insan nüfusuna sahip olan ülkede, yollar araçtan çok evlerine dönmeye çalışan bu kalabalıklarla doluyor. Yolun ortasında giden bir öküz, üç deve, üstünüze gelen eşekler vaka-i adiye. Kelle koltukta gelen tır şoförleri, çat çiğnemekten kendini Ayrton Senna sanan Isuzu minibüs şoförleri de cabası.
Kombolcha-Dessie tırmanışı
Çat bizdeki Maraş otunun muadili gibi açıklanabilir. Her yerde var ve milyonlarca insanın ağzından eksik olmuyor. İkram da ediyorlar sağolsunlar ama öyle bir iki yaprak yemekle kafa olunmuyor. Bir bağ yemek lazımmış. Öyle diyola…

Uyuşturucu kullanma alışkanlığı ile ilişkilendirilebilir mi bilmem ancak amam HIV’e dikkat. Ülke ortalaması %2 civarında, kırsalda %5’e kadar çıkıyor bu ortalama. 85-90 milyon civarında nüfusu olan bu ülkedeki potansiyel tehlikeyi varın siz hesaplayın.

Güneyde görülmeye değer yer Omo vadisi. Alt dudağını ve de kulaklarını güzellik simgesi diye tabak takarak genişleten kabileler var ya onlar orada. Günlüğü 100-120 dolara şoförü dahil bir cip kiralayıp gitmek mümkün. Mazotun litresi 18 birr. Bizim parayla 1,8 TL.

Gelelim okuduğum ettiğim değil de gezip gördüğüm yerlere. Addis Ababa’nın da başkent vasfı dışında eyalet sayıldığı ülkede toplam 11 eyalet mevcut. Bizim güzergahın geçtiği koridor Amhara ve Afar’a denk geldiğinden, Addis ile beraber bu üç eyaleti baştan sona gezdim sayılır.

Oteller

Awash, Debre Birhan, Kombolcha şehirleri ve Ankober kasabasında konakladım.

Awash’ta iki farklı otelde kaldım. Genet Otel ve Awash Falls Lounge.  Genet evlerden ırak. Pis ve de yiyecek bir şey yok ancak Awash milli parkının içinde, şelalenin yanı başındaki Awash Lounge muhteşem bir yer. Sıkıntıdan sayılırsa tek sorun, kahvaltı yaparken maymunların çantanızı çalma tehlikesi. Şanslı iseniz timsah görebilirsiniz ki ben gördüm.


Awash Şelaleri
Debre Birhan’da ise eski bir uzun mesafe koşucusu olan Geti Wamie’nin sahibi olduğu Eva Otel’de kaldım. Temiz, sıcak suyu var ve yiyecek bir şeyler bulunabiliyor. Şubat ayında gittiğimde inşa halinde olan yeni bina, Kasım’da ise bitmek üzereydi.

Ankober’de kaldığım yer uzak ara en ilginç oteldi. Ankober Lounge bir dağın tepesinde. Araçla tepenin ancak yamaçlarına ulaşıp, çantalar sırtta 2820 rakımına kadar 100 m tırmanmak zorundasınız. Tepeye ulaştığınız vakit kolda ya da göğüste bir ağrı, baş dönmesi vs. yok ise efor testini geçtiniz demektir. Odalar temiz ve de sıcak su var. Yemekler idare eder. Hava kalın pijama üzerine çift battaniye ile yatacak kadar soğuk ama manzarası muazzam.
Ankober Lounge
Kombolcha’da kaldığım Sunny Side Otel ise benim favorim. Odalar temiz, sinek için cibinlikler mevcut, sıcak suyu genelde var, personelin çoğu İngilizce biliyor ve baya kalabalık bir menüsü var. Unutmadan yarı olimpik bir havuzu bile var bu otelin.

Sunny Side Otel
Yeme-İçme

Injera ismini verdikleri, burada yetişen tef isimli bir tahıldan yaptıkları, mayasından ötürü ekşi kokan ve benim pek haz almadığım bir ekmek üzerinde sunuyorlar bir çok yerel yemeği. Bizim sac kavurmaya benzeyen, oldukça baharatlı Tibs (kesim yöntemine göre zilzil tibs olduğu da oluyor) denenebilir. Şarapları yaramaz ama biraları fena değil. Amber, St.George ve ismini hatırlamadığım bir bira daha denedim ve bence en iyisi Amber. Tej isminde baldan üretilen bir içki var ki sevmedim ama siz deneyin gitmişken. Konu ile paragrafın sonuna yaklaşırken şu uyarıyı yapmaz isem yanlış yaparım; siz siz olun yanınızda tedbir amaçlı konserve götürmeyi ihmal etmeyin. Sabah ve akşam otelde yiyecek bir şeyler bulunabilir ancak öğlen arazide kalırsanız barbunya pilaki ya da sardalya konservesi hiç bu kadar lezzetli tatmayacaktır.

http://www.ethiopiawine.com/wp-content/uploads/ethiopian-beer-hara-meta-amber-dashen-lager-addis-ababa.jpg
İnsanlar

Güzeller. Tek kelime ifade etmek gerekirse başka türlü nitelendirilemezler. Hem fiziksel olarak öyleler, hem de davranış. Sabahtan akşama kadar çalışan bir taş işçisi günlük 40 birr (4 TL), size hizmet eden bir garson ise ayda 1500 birr (150 TL) kazanıyor ancak yüzlerindeki tebessüm bir an için eksilmiyor.




Amhara’da insanlar Afar’a göre biraz daha giyinik. Afar’da ise süslü kostümler, yarı çıplak insanlar bir süre sonra olağan hale geliyor. Ciddi bir su sıkıntısı var ülke genelinde ve nehirlerden bidonlarla, şişelerle su taşıyor kadınlar ve çocuklar. Aynı suda yıkanıyor, çamaşırlarını yıkıyor vs.




Su sıkıntısı var dediysem yağmur yağmayacak sanmayın. Kiremt ve Belg adı verilen iki yağmur sezonu var Etiyopya’da. Mart-Mayıs arasında yağan Belg yağmurları ve ardından başlayıp Eylül’e kadar devam eden Kiremt. Kiremt sezonunda hiç durmadan yağan, gözünüzü açtırmayan bir yağmur varken; Belg’de ise her öğlen gelip geçen bir ahmak ıslatan var. Ezcümle; Şubat ya da Kasım Etiyopya seyahati için ideal zamanlar.


Şubat 2013 fotoları: http://ucheokechukwu.blogspot.com/2013/02/habesistan-izlenimleri.html