Son altı ayda, her biri 15’er günden toplam bir ay
geçirdiğim Etiyopya’yı anlatmanın vakti geldi de geçiyor.
Eskilerin Habeşistan diye bildiği ülke, Afrika’nın en büyük
ülkelerinden. Federal bir devlet olan Etiyopya, eyalet sistemiyle yönetiliyor.
Başkenti Addis Ababa ve İstanbul’dan beş saatlik bir uçuşla ulaşılabiliyor.
Başkentte kalacak iseniz Baylan’ın Adisebaba tatlısı hariç her türlü
ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Her türlü…
Ulaşım
THY her gün 18:50’de İstanbul’dan kalkıyor ve aynı uçak gece
02:00’da Addis’den kalkarak memlekete geri dönüyor. Ben kullanmadım ancak Qatar
Havayolları’nın Doha aktarmalı uçtuğunu da biliyorum. Havaalanında bagaj
kaybolma olasılığı az buz değil. Hal böyle iken sırt çantasına eşyaları
yedeklemek ilk tavsiyem.
Milli müzede en yaşlı fosil Lucy anamızı görebilir, yerel
restoranlara (Misal Abyssinia) gidip yeni tatlar denerken bir yandan da müzik
ve dans gösterilerine şahit olabilirsiniz.
Addis Ababa’da havaalanına yakın iki otelde kaldım. Siyonad
ve Friendship otelleri. Fiyat mertebeleri yakın olmasına karşın Friendship çok
daha iyi bir otel.
Bu ülkeye gelince görülmesi gereken ilk yer Lalibela. İş
için geldiğim ve de hep kısıtlı programların içine sıkıştığım için henüz
göremedim ancak üçüncü sefer görmeden dönmeyeceğim.
Addis Ababa’dan Etiyopya Havayolları ile her gün ulaşım var
dağın başındaki bu kasabaya. Yok eğer araba ile gideceğim derseniz, arazi aracı
kiralamak elzem. Yolların hali pek iç açıcı değil ve de Lalibela’ya yolda
konaklamadan ulaşmak olası değil. Addis’ten çıkıp Kombolcha ya da Weldia’da
geceleyip, ertesi sabah erkenden çıkarsanız öğleden sonra ulaşabilirsiniz.
-Yeri gelmişken bir not; Weldia’nın Woldia ya da Weldiya, Kombolcha’nın ise
Combolcha diye yazıldığını görünce “ulan bu da atıyor herhalde!” demeyin
sakın. Ülke başkanın isminin üç ayrı gazetede, üç farklı şekilde yazıldığını
gözlerimle gördüm. Her eyaletin kendine özgü bir dili var ve de birbirlerine hiç
benzemiyor.- Kayalar içinde oyulmuş dünya mirasları listesinde
kiliselerin olduğu bu kasaba, ülkenin en çok turist ağırlayan yeri.
Zaman
Bu ülkede zaman biraz garip ilerliyor. Bir yılda 13 ay
yaşıyorlar, kafa karışmasın diye 30 gün çeken 12 ay kabul edip artan 5-6 günü
13. Ay ve bayram olarak kabul etmişler. Saat ise doğrudan güneşe bağlı.
Ekvatora yakın olduğu için bütün sene güneş sabah altıda doğup, akşam altıda
batıyor. Etiyopyalılar günü ikiye bölmüş ve de sabah altıya 24, akşam altıya
ise 12’yi uygun görmüşler. Diyeceğim o ki; öğleden sonra biri kastederek
buluşmak istediğiniz bir Etiyopyalı, sabah yedide kapınıza dikilebilir. Bununla
da bitmiyor. Yedi sene de geriden geliyorlar. Tevekkeli değil, uçaktan iner
inmez genç hissediyor insan kendini.
Yolların tehlikeli olduğunu bir iki paragraf önce üstü
kapalı geçmiştim. Bu önemli konuyu açıklamak şart. Akşam altıda (bildiğiniz
18:00) güneş küt diye kayboluyor ve Addis Ababa dışında hiçbir yerde yollarda
aydınlatma yok. Trafik lambası mı?... Bütün ülkede tek bir tane numune var, o
da yine Addis’de. Afrika’nın en çok hayvan ve ikinci en fazla insan nüfusuna
sahip olan ülkede, yollar araçtan çok evlerine dönmeye çalışan bu
kalabalıklarla doluyor. Yolun ortasında giden bir öküz, üç deve, üstünüze gelen
eşekler vaka-i adiye. Kelle koltukta gelen tır şoförleri, çat çiğnemekten
kendini Ayrton Senna sanan Isuzu minibüs şoförleri de cabası.
Çat bizdeki Maraş otunun muadili gibi açıklanabilir. Her
yerde var ve milyonlarca insanın ağzından eksik olmuyor. İkram da ediyorlar
sağolsunlar ama öyle bir iki yaprak yemekle kafa olunmuyor. Bir bağ yemek
lazımmış. Öyle diyola…
![]() |
Kombolcha-Dessie tırmanışı |
Uyuşturucu kullanma alışkanlığı ile ilişkilendirilebilir mi
bilmem ancak amam HIV’e dikkat. Ülke ortalaması %2 civarında, kırsalda %5’e
kadar çıkıyor bu ortalama. 85-90 milyon civarında nüfusu olan bu ülkedeki
potansiyel tehlikeyi varın siz hesaplayın.
Güneyde görülmeye değer yer Omo vadisi. Alt dudağını ve de
kulaklarını güzellik simgesi diye tabak takarak genişleten kabileler var ya
onlar orada. Günlüğü 100-120 dolara şoförü dahil bir cip kiralayıp gitmek
mümkün. Mazotun litresi 18 birr. Bizim parayla 1,8 TL.
Gelelim okuduğum ettiğim değil de gezip gördüğüm yerlere.
Addis Ababa’nın da başkent vasfı dışında eyalet sayıldığı ülkede toplam 11
eyalet mevcut. Bizim güzergahın geçtiği koridor Amhara ve Afar’a denk
geldiğinden, Addis ile beraber bu üç eyaleti baştan sona gezdim sayılır.
Oteller
Awash, Debre Birhan, Kombolcha şehirleri ve Ankober
kasabasında konakladım.
Awash’ta iki farklı otelde kaldım. Genet Otel ve Awash Falls
Lounge. Genet evlerden ırak. Pis ve de yiyecek bir şey yok ancak Awash
milli parkının içinde, şelalenin yanı başındaki Awash Lounge muhteşem bir yer.
Sıkıntıdan sayılırsa tek sorun, kahvaltı yaparken maymunların çantanızı çalma
tehlikesi. Şanslı iseniz timsah görebilirsiniz ki ben gördüm.
Debre Birhan’da ise eski bir uzun mesafe koşucusu olan Geti
Wamie’nin sahibi olduğu Eva Otel’de kaldım. Temiz, sıcak suyu var ve yiyecek
bir şeyler bulunabiliyor. Şubat ayında gittiğimde inşa halinde olan yeni bina,
Kasım’da ise bitmek üzereydi.
Awash Şelaleri |
Ankober’de kaldığım yer uzak ara en ilginç oteldi. Ankober
Lounge bir dağın tepesinde. Araçla tepenin ancak yamaçlarına ulaşıp, çantalar
sırtta 2820 rakımına kadar 100 m tırmanmak zorundasınız. Tepeye ulaştığınız
vakit kolda ya da göğüste bir ağrı, baş dönmesi vs. yok ise efor testini
geçtiniz demektir. Odalar temiz ve de sıcak su var. Yemekler idare eder. Hava
kalın pijama üzerine çift battaniye ile yatacak kadar soğuk ama manzarası
muazzam.
Ankober Lounge |
Injera ismini verdikleri, burada yetişen tef isimli bir
tahıldan yaptıkları, mayasından ötürü ekşi kokan ve benim pek haz almadığım bir
ekmek üzerinde sunuyorlar bir çok yerel yemeği. Bizim sac kavurmaya benzeyen, oldukça
baharatlı Tibs (kesim yöntemine göre zilzil tibs olduğu da oluyor) denenebilir.
Şarapları yaramaz ama biraları fena değil. Amber, St.George ve ismini
hatırlamadığım bir bira daha denedim ve bence en iyisi Amber. Tej isminde baldan
üretilen bir içki var ki sevmedim ama siz deneyin gitmişken. Konu ile
paragrafın sonuna yaklaşırken şu uyarıyı yapmaz isem yanlış yaparım; siz siz
olun yanınızda tedbir amaçlı konserve götürmeyi ihmal etmeyin. Sabah ve akşam
otelde yiyecek bir şeyler bulunabilir ancak öğlen arazide kalırsanız barbunya pilaki
ya da sardalya konservesi hiç bu kadar lezzetli tatmayacaktır.
İnsanlar
![]() |
http://www.ethiopiawine.com/wp-content/uploads/ethiopian-beer-hara-meta-amber-dashen-lager-addis-ababa.jpg |
Güzeller. Tek kelime ifade etmek gerekirse başka türlü nitelendirilemezler. Hem fiziksel olarak öyleler, hem de davranış. Sabahtan akşama kadar çalışan bir taş işçisi günlük 40 birr (4 TL), size hizmet eden bir garson ise ayda 1500 birr (150 TL) kazanıyor ancak yüzlerindeki tebessüm bir an için eksilmiyor.
![]() |
Amhara’da insanlar Afar’a göre biraz daha giyinik. Afar’da
ise süslü kostümler, yarı çıplak insanlar bir süre sonra olağan hale geliyor.
Ciddi bir su sıkıntısı var ülke genelinde ve nehirlerden bidonlarla, şişelerle
su taşıyor kadınlar ve çocuklar. Aynı suda yıkanıyor, çamaşırlarını yıkıyor vs.
Su sıkıntısı var dediysem yağmur yağmayacak sanmayın. Kiremt
ve Belg adı verilen iki yağmur sezonu var Etiyopya’da. Mart-Mayıs arasında
yağan Belg yağmurları ve ardından başlayıp Eylül’e kadar devam eden Kiremt.
Kiremt sezonunda hiç durmadan yağan, gözünüzü açtırmayan bir yağmur varken;
Belg’de ise her öğlen gelip geçen bir ahmak ıslatan var. Ezcümle; Şubat ya da Kasım
Etiyopya seyahati için ideal zamanlar.
Şubat 2013 fotoları: http://ucheokechukwu.blogspot.com/2013/02/habesistan-izlenimleri.html