17 Mayıs 2012 Perşembe

Padişahım çok yaşa!

Oradaydım ve de organize bir polis provokasyonu vardı dedim.

Polis boş yere müdahale etmez dedi.

Bana inanmıyor musun dedim.

Gördüklerime inanırım dedi.

İki gün önce sana gönderdiğim ve olayların nasıl başladığını gösteren videoyu izledin mi diye sordum.

Hayır dedi.

İnsanlar ölebilirdi dedim.

Ölmedi ama kimse dedi.

Öldükten sonra mı konuşalım bunları diye sordum.

Her ne olursa olsun devlet malına zarar vermeye hakkı yok dedi “Fenerlilerin”.

Algısının seçtiği tek kimlik Fenerbahçe idi çünkü. Taraftarlar, çocuklar, kadınlar ya da insanlar ya değil.

Kalktım gittim.

Tartışmaya zorla sürüklendiğim vakit şüphelerim vardı. Karşımdaki kişinin henüz bir iki ay önce doktorasını veren eğitimli (laftan anlayan) ve senelerdir tanıdığım bir insan olmasına güvenerek yine de başlamıştım. Yanıldığımı görmek hepi topu beş dakika sürmedi. Siyasi görüş, eğitim düzeyi hatta salt insan olmaktan bile daha baskın bu ülkede taraftarlık. Pardon tarafgirlik.

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Her fani biber gazını tadacaktır

Normal sezondaki Galatasaray maçına, iki elimde iki değnek ile girerken yaşadığım zahmet ve bu maçın muhtemel yoğunluğu sebebiyle biraz erken yola çıktık. Dört buçukta tribünde idik. Maratondaki erkencileri parmakla, açıktakileri ise oran orantı mantığımızla bir çırpıda saydık. 1000 kişi ya vardı ya yoktu o saatte. Beşe doğru Yasemin Merçil’i gördüm. Sahanın içinden geçip, müstakbel teröristlerden birinin verdiği çiçeği keyifle kabul etti. Sonra hakemler çıktı sahaya, henüz takım elbiseleri üzerinde. Yardımcı hakemler ağları kontrol etmek için yaklaşınca okul tarafındaki tribünlere, önce alışageldik bir yuhlama ardından alkışlar geldi. Teröristler yol yapıyora yordum ben.

Altı çeyrek gibi konuk Galatasaray sahaya çıktı. Deplasman takımı ritüelini gerçekleştirip, gereksiz üç beş adım atıp soyunma odasının yolunu tuttular. Heyecandan olsa gerek, geldiğimden bu yana üçüncü kez işemiş dönerken önümde Sencer'i gördüm. Genelde geç gelen ve ben yerimde iken selamlaşıp yanımdan geçen arkadaşımın düzeni bozmasına gönlüm razı olmadı. Durdurdum, yerime geçtim ondan önce. "Olacak..." dedim, "Biz her şeyi doğru yaptık." Altı buçuğa doğru tribünler dolmuştu. Koltuk komşum kızarmış gibi geldi gözüme, "Hayırdır birader?" dedim. "Abi dışarısı fena, zar zor girdik. Biber gazı sıkıyor şerefsizler." dedi. Kim diye sormadım.

Maç başladı. Galatasaray geride kapanan, Melo'nun libero oynadığı (ön falan değil, bildiğin Müjdat Yetkiner) bir tatkiği benimsemişti. Elmander'in meziyetlerine bırakmışlardı hücum aksiyonlarını. Şişirilen topları o indirecek, arkadaşlarını bekleyecek vs. derken sakatlandı İsveçli. Anahtar rolü sebebiyle Terim değiştirmemekte ısrar etti ancak sakatlık motivasyonla iyileşemedi. Elmander çıkınca, tamam dedim içimden, bu iş bitti.

Devre arasında tuvalete gidip, soldan üçüncü pisuvarın boşalmasını bekleyip doğru yere işemenin huzuru ile yerime geri döndüm. İkinci yarı en az 10 dakika durdu, toplam 50 dakika oynandı ama arzuladığımız golü atmayı beceremedi bizim çocuklar. Maçın bitmesine bir kaç dakika kala bir tümen polis belirdi önümüzde. Hayırdır inşallah demeye kalmadı maç bitti ve herkesten önce sahaya koştu o polisler. Hüzün vardı elbet ama herkes çok gururluydu. Bu takım sizle gurur duyuyor diye bağırdık, alkışladık, ağladık. Ortada polis kordonunda zıplayan rakibe bakmadık bile.

Abimle çıktık sonra. Hem hala yavaş yürüyorum diye hem de Galatasaray'ın alacağı kupayı görmek istemediğimizden. Üst avluya çıkınca sesleri duydum. Dışarıda polis panzeri su sıkıyor, helikopterler alçaktan uçuyor, bir bölük polis ise Yoğurtçu'ya doğru biber gazı atıyor???

Stadın dışına çıktığımızda pek aşina olmadığım bir koku karşıladı beni. Meşale yaktı bizimkiler sandım önce. Sonra yürüdükçe gözlerim yanmaya, nefes alamaz hale gelmeye başladım. Sokağın iki tarafını polis panzeri kapatmış (toma imiş neymiş adı), sizi ortalarına almadan geçmenize zinhar izin vermiyorlardı. Geçerken de çocukmuş, sakatmış, kadınmış ayırt etmeden payınıza düşen biber gazını ikram ediyorlardı. Yetmez ama evet dedik, teşekkür edip ayrıldık olay mahalinden.