22 Kasım 2009 Pazar

Sonunda Futbol

"Aslında sol ayağımla kesecektim ancak Mehmet Topuz, aniden basınca topu çekip sağ ayağımla orta yaptım. Orda birinin olduğunu tahmin ediyordum ama Fink'i görmedim."

"Roberto Carlos'dan daha iyi olduğumu hiç bir zaman söylemedim. Real Madrid'de oynadığı dönemde saatimi kurardım onu izlemek için. Sadece ondan daha çok çalışıp, daha fazla performans göstermek istediğimi söyledim söylemez olaydım. Carlos, dünyanın en iyi sol beklerinden biri ve onla aynı ligde karşlılıklı mücadele edebildiğim için çok mutluyum."
İbrahim Üzülmez'in söylediklerini telefonla canlı olarak bağlandığı bir spor programında az önce kendi kulaklarımla işittim. İbo'nun hem üst düzey performansı hem de bu beyanatları sebebiyle hakkını verip ondan sonra maça geçelim.

Maça Beşiktaş taraftarının temposunu ayak uydurarak iyi başladı. İlk 15 dakika önde basan, Fenerbahçe'nin savunma yönünden zayıf olan sağ kanadından Ekrem ve İbrahim ile yüklenen Beşiktaş Serdar Özkan'ın girdiği pozisyon dışında bu baskısını üretkenliğe çeviremedi. Serdar'ın kendinden bekleneni yapıp, pozisyonu kaçırmasının ardından Fenerbahçe ipleri eline aldı. Tüm sahayı kullanan Fenerbahçe, ön liberoların top yapma meziyetleri sebebiyle topun en azından kendilerinde kalması sağladı. Yavaş görünen bu paslaşmalar, rakip sahaya yakın bölgelerde birden hızlanınca bir derbi mücadelesinde deplasman ekibi için gerektiği kadar pozisyon bulundu. Gökhan'ın sonuç odaklı futbolun gereğini yapıp, Üzülmez'i arkasına alarak ceza sahasına girdiği pozisyonda kontrolsüz gelen İbrahim'in durumundan faydalanmak için yavaşlayarak arkadan gelecek müdahaleyi bekleyip aldığı penaltıyı Fırat Aydınyus görmezden gelince maçı Fenerbahçe kaybetti ancak futbol kazandı.

Aynı Gökhan'ın kaleyi görüpte ayak içiyle yaptığı plase, Alex'in maç boyunca markajcısı Fink'i geçtiği nadir pozisyonlardan birinde son haftalarda sıklıkla attığı sağ ayak plaselerinden birini yapamaması ve ilk yarının son dakikasında Galatasaray kupa maçında Aykut'a attığı golden beri çerçeveyi ilk kez bu kadar isabetliği bulduğu pozisyon, çerçevenin köşesine takılınca ilk yarı başladığı gibi tamamlandı.

Maçın başında oynanmadan verilecek 1 puan benim taraftar olarak kendi adıma kabulümken, iki takımı tartınca ikinci yarı için +2 puan için iştahlandım. İkinci yarıya yine tempolu başlayan Beşiktaş'ın 60'dan sonra durulacağını ve maçın son 30 dakikasının ilk yarıya benzer geçeceğini düşünüp dakikaları sayarken Beşiktaş önce İbrahim Üzülmez'in ortasına, Wolfsburg maçında dağları döven Fink'in muhteşem golü ile öne geçip, 3 dakika sonra farkı ikiye çıkarınca tablo tamamen tersine döndü. Emre'nin sakatlanması ve onun bölgesine Santos'un geçmesiyle zaten oyundan düşen Fenerbahçe, 2 farklı mağlup duruma düşünce maçın 4 gözle beklediğim son 30 dakikası Fenerbahçeli olarak benim için anlamını yitirirken, futbol severler için güzel bir mücadele başlamış oldu. Maçın gayri resmi sonucu tescillenip, ev sahibi avantajı gerektiğince kullandırıldıktan sonra maçın hakemi Fırat Aydınus da rahatladı ve maçı ortaya yönetmeye başladı. Ortaya yönettiği dakikalarda yardımcı hakeminin hatasına uyup verdiği 3. gol ise hep bahsettikleri hakem şanssızlığıydı onun adına.

Gökhan'ı düşürdüğü pozisyonda çalınsa idi penaltı maçın seyri tamamen değişecek ve bugün ismine methiyeler düzenen İbrahim Üzülmez'in adı yine "deli" ye çıkacaktı. Ben bir Fenerbahçeli olarak, hem İbrahim, hem futbol, hem de 5 uzun senenin ardından İnönü'de Fenerbahçe lig galibiyeti gören Beşiktaşlılar için sevindim. Nice 5 senelere...

3 yorum:

B.Şerbetçi dedi ki...

Maçtan önce 1 puan kabulümdü diye yazmışsın, herhalde böyle düşünen tek Fenerbahçeli sendin :) Ben kime sorsam işyerinde ve çevremde "rahat alırız, üçten az atmayız"dan başka birşey duymadım, biraz şeye benzedi bu, bu sene Kadıköy'e gelen Galatasaray taraftarına, hepsi maçtan önce kameralara 3-5 sallıyordu, bizde kimse makul olamıyor. Ben mesela 8-0'lık rezaletten önce 3-0'a İngiltere'ye gitmesinler diyordum ama sesimi duyuramadım :)

Bence Fenerbahçe'nin derdi yabancılar ve bu yabancıların Brezilyalı olması. Santos, Christian falan bu adamlar para için burada ama futbol biraz da ruh işi ve kesinlikle maç seçiyorlar. Fenerbahçe'ye Tuncay gibi bir adam lazım bence. Ayrıca Kazım denen topçu, İngiltere'de alacağı paranın 10 katını burada kazandığı ve zaten başına buyruk bir karakteri olduğu için adam olacağını düşünmüyorum. Daum da Ortega, Anelka gibi adamları delirttikten sonra onlar kadar yıldız olmasa da Guiza'yı da bitirmek üzere.

Bizim ihtiyacımız olan ise Delinho'nun iyi oynaması :) Adam iyi oynadığı maçlarda Barcelona'ya 3 atma, 100. yılda Sami Yen'de Galatasaray'ı yenme gibi olaylar gerçekleşiyor. Korkuyorum bazen.

Tabi bir de Gökhan Zan faktörü var :) O adamı gönderene kadar Galatasary derbi falan kazanamaz. Bizi 3-0 yendikleri maçta da sakattı oynamadı zaten, Galatasaray'ın şansı adamın sezonun yarısını sakat geçirecek olmasıdır.

Okechukwu dedi ki...

Benim sezon boyunca oynanan 34 maçta Kadıköy'de oynanan Galatasaray maçı haricinde her maç için endişelerim var. Sonuçtan oynanan oyunun adı derbi ve klişe ama futbol her sonuca açık. Bunların dışında adı ballı Mustafa'ya da çıksa benim Mustafa Hoca'ya ve başardıklarına saygım sonsuz.

Yabancıların Brezilyalı olmasına ilişkin paragrafta Alex'i Türk mü saydığındanmıdır artık yoksa onun maçı isteyen karakterinin farkında olduğundan mı bilmiyorum ama o oyuncular içinde saymamışsın. Tuncay değil Fenerbahçe'ye her takıma lazım...

İbo'nun ilk yarı sol ayağının içiyle kestiği bir top var. Kimse vuramadım ama teorik olarak muhteşem bir ortaydı. O pozisyonu gördüğümde benim içime kurt düştü ama dillendirip çağırmıym dedim İbo'u ama sağ ayağı ben çağırmadan geldi.

Gökhan Zan bir numara, hele Servet ile beraber aman Allahım:)

B.Şerbetçi dedi ki...

Alex farklı abi, kesinlikle Türkiye liginin üstünde bir adam. Teknik falan değil bahsettiğim adamın oyun zekası üst seviyede, çok akıllı bir futbolcu ve top ayağına gelince ne yapacağını, en iyi seçimin ne olduğunu biliyor, tekniğini de süper olduğundan düşündüğünü de gerçekleştirebiliyor. Biz de Sergen öyleydi, adam gittikten sonra Ricardinho dediler, Delgado dediler, ama olmadı. Alex biraz daha yaşlansın bizim tüpçü alır onu :)