20 Nisan 2011 Çarşamba

Al Sat Yat, Bu Ligi Kazan

31, bilemedin 32 yaşındayım. Kaba ve mütevazı bir hesapla, bugüne dek bin iki yüz elli (1250) futbol maçı izlemişimdir. Tam tabiriyle bu kadar içine edilen bir maça sanırım ilk kez şahit oldum.

Ligin parlak çocukları, Anadolu’nun bıçkın delikanlıları ve futbolumuzun umutlarının Kadıköy’e gelince hatt-ı müdafaa yoktur sath-ı müdafaa vardır düsturuna alıştık alışmasına da, maçın hakeminin rakip savunmanın son adamlığına soyunduğu vaki değildi. Onu da gördük dünya gözüyle.

Bu hakemlerle bu lig bitmez diye sonlandırırken bir önceki düzme eylemimi, işin bu noktaya varabileceğini inanın taze düzen kuramcı olarak tahmin etmiyordum. Hal böyle iken biraz hayal kırıklığına uğrasam da vazgeçmek yok. Düzmeye devam…

Ülkenin dördüncü, Anadolu’nun ise tek büyüğü Trabzonspor, şampiyonluk eşittir büyüklüktür yalanına inananlar tarafından bir gecede beşinci büyük kostümü giydirilen Bursaspor’u konuk etti haftanın sondan bir önceki maçında. Çok değil iki hafta önce Fenerbahçe karşısına çıkan Bursaspor, canını dişine takmış ve hayati önem taşıyan bir puanı hanesine yazdırmıştı. Müstakbel İskoçya gol kralının, onuncu saniyede Alex’e tekme atarak bahsi açtığı maçı, Müftüoğlu’nun iyi niyetli yaklaşımına karşın dört sarı kart görerek tamamlayan Bursa ekibinin, Trabzonspor karşısında sinirleri mi alınmıştı yoksa Aydınus sarı kartı zor çıkaran hakemlerden mi (Süper Lig sarı kart ortalaması 4,5’dan fazla) bilinmez, birer sarı kart paylaşıldı bu maçta. Var ise anlayan anlamayanlara anlatsın…

Düzme işinin olmazsa olmazı, geçtiğimiz sezon lig sonu yaklaştıkça, Fenerbahçe’nin kazandığı her maçın ardından ‘Satıyor, sattı…’ nidalarıyla müzayedenin en nadide parçaları haline getirilen kalecilere geldi sıra. 26. Hafta Ankara’da oynanan Gençlerbirliği maçının devre arasında neler yaşandığını unuttuk elbette. Burak Yılmaz, rakip takımın kalecisi Serdar Kulbilge’yi gol yemediği için! satılmışlıkla suçlamış, sonra da bir güzel üstünü kapatmıştık. Aynı Serdar, 82. dakikada sakatlanarak yerini yedek kaleci Ramazan Köse’ye bırakmış, Ramazan da 90’da golü yemişti. Sakat Serdar, bir sonraki hafta Manisa deplasmanında kalesini korurken, Trabzon karşısında yedek kulübesinden oyuna dahil olan Ramazan ise kadroda yoktu.

Ne garip tesadüftür ki, Bursaspor kalecisi Ivankov dakikalar 41’i gösterirken sakatlandı. Yerini yedek kaleci Yavuz Özkan’a bıraktı ve gol dakikası 44 olarak kayıtlara geçti. Temiz ligimizden, pirüpak hikayeler okudunuz.

2 yorum:

thebiglebowski dedi ki...

Gene ligin son haftaları bu sefer her maç yaptığı takımın yatacağı iddaa edilen takım Trabzonspor.

Rakibinin penaltıları irdelenmeli dediğinde pekte ses çıkarılmayan Fenerbahçe; bu sefer karşı taraftan kendi lehine olan hataların yüzüne vurulmasından dolayı rahatsız olup,hakemleri baskı altına alarak , hakemler hakkında konuşarak bir yere varamayız manasında konuşmuş fakat şu günlerde tükürdüğünü yalayarak kendisiyle çelişmiştir.

Bursa maçında Trabzonspor son dakikalara kadar kalesinin önünde stres yaşamıştır.Maç gayette temiz geçmiştir.Fakat karşı cepheden hala çirkin ithamlarla karşı karşıya kalmaktadır..

Sizin yaptığınız komplo teorilerine hemen bir çırpıda on tane fenerbahçe'ye yönelik komplo teorileride üretebilirim.

Gençlerbirliği kalecisi eski fenerli,Önder kayseri maçında oynamadı sakat olmadığı halde,volkan çok basit bir gol yedi,Bülent Uygun eski fenerli,Gökhan emreciksin Trabzon'a karşı götünü yırttı v.b

Her takımda bir tane eski futbolcusu olan bir klüp..Bu kadar kolay bir şekilde bu çirkin ithamlarla karşı karşıya kalabilir.Artniyetle bakarsak aslında hepsinin ne kadarda ciddi ithamlar olduğunu görürüz..

Bu yüzden önce çuvaldızı kendimize batıracağız.
Böyle fesat şeyler düşüneceğine önce Lugano'nun bugün en az 2 maç kart cezalısı olduğunu söyleyebilmen gerekir..Emre'nin her maç kırmızı kart yiyecek hareketlerde bulunduğunu söylemen gerekir..
Fenerli bir başbakan'ın çok kritik bir zamanda Fenerbahçe başkanıyla özel,basına kapalı bir görüşme yapmasının ne kadar etik dışı olduğunu söylemen gerekir..

Ama sizde ki mantık hep şu;Adalet lehimde de aleyhimde de hep benden yana olsun..

Bu yorumu yayınlamazsın biliyorum,amacım en azından seninde taraf olmayı bırakıp en azından bir kaç saatliğinede olsa dosdoğru düşünmeni istemem..

Uzun zamandır okuyorum seni,takip ettiğim bir blogsun.Bayadır yazmak istiyordum bu güne kısmetmiş..

Değerli kelimelerini doğruluktan yana kullan.

Kal sağlıcakla..

Okechukwu dedi ki...

@thebiglebowski

Yorumu yayınladığım için başlama vuruşuyla beraber öne geçtim ama söz yüzüne vurmayacağım bunu bir daha.)

Komplo teorileri üzerine kurgulanmış -bak dikkat et kurgulanmış diyorum- dördüncü yazı bu blogda yayınlanan. Okuduğunu söylemişsin ya yazdıklarımı, lüften diğer üç yazıyı da oku. Zor olmayacaktır senin için bulmak, pek sık yazdığım söylenemez zaten.

Ha nerden çıktı bu iş diyecek olursan, fitili ateşleyen kendi adıma Sadri Başkan oldu. Şu Aziz Yıldırım'ın hemşehrisi yan hakem safsatasını çıkardığı akşam ilk yazıya karar verdim. Memleketli olmaktan zorladım, hakemlerle devam ettim, kalecilere kadar getirdim işi.

Ben inanıyor muyum bu kuramlara? Kesinlikle hayır, Galatasaray'ın maç satmayacağını da biliyorum, Bursaspor'un elinden geleni yapacağını da. Ama geçtiğimiz sezon Fenerbahçe'nin attığı her golü rakip kaleciye bağlayan sözde Fenerbahçe medyasının futbol ulemaları bu sene sus pus oldu.

Derdim medyayla, senle değil. Allah yolunuzu açık etsin, bütün maçlarınızı kazanırsanız sizindir şampiyonluk.