4 Nisan 2011 Pazartesi

Şampiyonluk Zor Zanaat

Sıklıkla karıştırılmasına karşın, sanat ve zanaat birbirinden tamamen farklı iki kavramdır. Zanaat usta çırak ilişkisiyle öğrenilen, sık tekrar ve el ustalığına dayanan bir kavramken, sanat ise ruhun dışa vurumudur. Sanatçının ortaya koyduğu eser biricikken, zanaatkâr seri üretim erbabıdır. Sanat özgündür, zanaat ise ancak kopya. Sanatçı yapıtını bir türlü sonlandıramaz ama zanaatçının eseri bitmiş olandır. Sık tekrar ve çok çalışarak şampiyonluk kazanılabilir ancak bunun adı olsa olsa zanaattır. ‘Büyük’ olmak için ise sanat gerekir.

Futbol tüccarları tarafından vakit geçirmeksizin beşinci büyük diye yaftalanan son şampiyon, geldiği yeri unutmadığını kanıtlamak ve marka değeri  müptelalarını utandırmak için çıkmıştı sanki sahaya. İstanbul deplasmanında bir Anadolu takımının nasıl oynaması gerektiğini dosta düşmana gösterdi ‘yeşil timsahlar’. Teorik olarak gol atması beklenen forvet oyuncusu, santranın hemen ardından takımının ilk tekmesini atarak oyun karakterini henüz ilk dakika dolmadan sahneye koydu.

Maça çıkarken UEFA Avrupa Ligi barajının sekiz puan üstünde, Şampiyonlar Ligi ihtimalinin ise dokuz puan gerisinde olan sözüm ona büyük takım, kaybetmemek için çıktığı sahadan “akemleri de yenerek” (bkn:Serdar Aziz) 'helal olsun ustası' olmaya hak kazandı.
Fenerbahçe 0-0 Bursaspor

Hiç yorum yok: