3 Aralık 2009 Perşembe

Gökhan Bindir Lütfen

İslam Çupi, maçın ertesi günü şöyle sormuş biz futbol dilencilerine. "Dün geceki kalabalık bir Fenerbahçe kalabalığı mıydı, yoksa Rıdvan'a duyulan hayranlık kitleleri mi?"

İşte o gece, Rıdvan'ın tamı tamına 497 günlük çilesinin dolduğu anda, henüz 14 yaşında, aslan abim velim sıfatıyla yanı başımda, "Şeytan" ile aramıza Allah'ın hiç bir kulunu koymamak için yerimizi almıştık maratonda. Fenerbahçe'ye aşık olmayı abimden ve dayımdan gördüklerimle kayıtsız şartsız alıp kabul etmiştim etmesine... Ama aşk futbola gelince tek sorumlusu olan bu adamı çıplak gözle izlemek; bırakın attığı golü, onun tek bir çalımına bile şahit olmak futbolu seven bir adam için dünyanın en büyük keyifiydi. O güzel futbol akşamında; rakip dost Sarıyer, maç ise 3-1 tamamlanırken, Şeytan ilk golü atmış, henüz yarım saat dolmadan bir de penaltı yaptırmıştı.
Fenerbahçe'ye son 15 sene içerisinde çok iyi oyuncular geldi. Şampiyonluklar kazanıldı. Ezeli rakibe 6 tane atıldı. Zico ile Şampiyonlar Ligin'de çeyrek final geldi. 15 senede nereden bakarsanız bakın, en azından 15 kere! çok iyi top oynadı Fenerbahçe ama Rıdvan'ı anımsatan bir oyuncu giymedi çubukluyu bunca senedir.

Rıdvan kadar yeteneklisini bulmak kolay mı arkadaşım diye kulaklarımı çınlatanlar vardır. Zor elbette ama O'nun kadar yetenekli olmasa da, futbol meziyetleriyle beni ilk maçı hariç her seferinde heyecanlandıran bir adam var son 3 sezondur Fenerbahçe'de...

Gökhan Gönül, 2007-08 sezonunda Zico'nun 11 benzemez ile çıktığı Gaziantep maçında ilk kez Fenerbahçe formasıyla arz-ı endam ederken, bu sefer ben veli konumunda yanımda biricik kuzum tribünde idik. Gökhan'ın üzerine ürkek hamleleri ve kısa boyu sebebiyle çarpıyı atmış, Kadıköy çocuğu Can ve bizim oğlan Semih'i beğenmiştim.

İşte ilk maçında üzerine haddim olmayarak çarpı attığım adam, Rıdvan, Uche ve Alex'den sonra benim yeni aşkım oldu. Sağ bekin özel seyircisi olur muymuş?...Olma mı güzel kardeşim.
Futbol gönlümün yeni sahibi Gökhan, son haftalarda formsuz. Kayseri deplasmanında verilen yığınla pozisyon, Kasımpaşa maçında yenilen goller, Beşiktaş maçında yenilen üç gol ve en son Twente deplamanında verilen pozisyonların neredeyse hepsi onun savunduğu kanattan geldi. Önünde Kazım oynarken suçu yanık tenli oğlana, yanında Önder oynadığı vakit bu sefer Belçika göçmeni kardeşine attım ama gördüm ki sorun önünde-yanında oynayan adamlardan ziyade kendisinde. Yine güçlü, yine çok koşuyor ama bilmem nedendir savunmayı yarım yapar oldu.

Yakın zamanda, iki kötü sonuç daha alınırsa eğer, çıkmasın ileri, önce kendi kanadını savunsun diyenler artacaktır. Onlar söylemeden ben içimden geçeni paylaşayım. Sen bindir Gökhan, topla çık, duvar ol, pas yap, çizgiye in, orta yap, gol at...

Baltalar, Turacılar ve niceleri 20 metrenin içinde kanadını savunsa nolur, benim futbol canımı sıktıktan sonra.

Hiç yorum yok: