14 Eylül 2009 Pazartesi

5. Hafta

Öyle hafta diye genellediğime bakmayın. Bizim maç ve karşı yakanın derbisi hakkında karalayacağım 3 bilemedin 5 satır...
Hem derbi hemde liderin maçı olmasından ötürü Galatasaray-Beşiktaş maçını öne alıp, muhtemelen daha önce bir satır arasına iliştirdiğim, velev ki daha önce yazmadı isem siftahını şimdi yapmış olacağım şu cümle ile başlayalım.
İbrahim Üzülmez, sağ ayağıyla gol atamadığı sürece Beşiktaş'ın Galatasaray'ı hele Samiyen'de mağlup etmesinin imkan ihtimali yok.
Maçtan önce bu kadar peşin fikirliydim ancak bu durum ne bu maça özel, ne iki takımın kadrosuyla alakalı, ne de form durumlarıyla ilintili idi. Olağanüstü bir durum olmadığı takdirde -bkz: İbrahim Üzülmez'in sağ ayağı ile gol atabilmesi- karşı yakanın derbisinin galibi maç başlamadan benim için her daim Galataray olmuştur.
Gelelim maça...
Beşiktaş, Bank Asya'dan yeni çıkmış, ilk senemde ligde kalsam öpüp başıma koyarım felsefesiyle oynayan garibim Anadolu takımı gibi başladı maça. Rüştü'nün de eli belinde yan topa çıkmam ama golümü yerim tavrının yardımıyla Galatasaray aradığı gole henüz 5 dk dolmadan kavuştu. Rüştü'nün hatasından gelmesine karşın gol, Galatasaray golü gelene dek Beşiktaş'ın futbolsuz futbolu devam edeceğinden bir bakıma hayırlara vesile oldu. Bundan sonraki dakikalarda ta ki 2. Rüştü golü gelene dek, Beşiktaş oynadı Galatasaray savunmaya çalıştı. Keita'nın futbolculuk meziyetleri ve Sabri'nin üst düzey mücadelesi dışında Galatasaray'ın o bahsedilen muazzam futboluna en azından derbide rastlayamadım ben. Serdar Özkan'ın kaçırdıkları, ve Leo Franco'nun -eğer ceza sahası dışında ise- elle topa dokunduğu pozisyon maçın kırılma anlarıydı. 2-0 olduktan sonra maç, Galatasaray tribünleri Mustafa Hoca'dan şampiyonluk istediler istemesine ama vakti zamanında mutluluktan ağlatmıştı aynı tribünleri sanki Büyük Mustafa.
***
Liderin takipçisi, son 45 yılın en iyi ilk 5 hafta performansına sahip Daum'un takımı - 30 sene sonra Fenerbahçe'yi üst üste iki kez şampiyon yapan da aynı adamdı sanki- Fenerbahçe, ligin derbiler hariç en zor deplasmanı olan Bursa deplasmanından mücadele ederek galip çıkmayı başardı. Oynamaktan ziyade beklemeyi tercih eden Türk futbolunun teknik adamlık konusunda şanssız olduğu yaş grubunun bir diğer temsilcisi olan Ertuğrul Sağlam'ın, maçı kitleyip kontra toplar bekleme hevesi, Ivankov'un kısa düşen topunu sağ ayağıyla Guiza'ya yollayıp, pozisyonun içinde kalarak yine sağ ayağıyla uzak köşeyi gören kaptanın soktuğu çomakla ilk yarı biterken sekteye uğradı. Fenerbahçe kapanıp beklerken bulduğu fırsatları daha iyi değerlendirebilse ve 2. gole ulaşabilseydi eğer bugün farklı kazanılan maçın ardından cümle alem methiyeler düzüyor olacaktı. 3 puan tek golle gelince, iyi mücadele etti diyoruz sadece...
Hakem mi? Ben görmedim.

Hiç yorum yok: