17 Eylül 2009 Perşembe

Eurobasket 2009 #3

Benim turnuva öncesi beklentim ikinci grubu 3. bitirip, çeyrek finalde çaprazın 2.si ile eşleşmekti. Turnuva öncesi çoğumuzun beklentileri buna yakın belki daha kötümserdi ancak milli takım ortaya muhteşem bir mücadele koyup, saha sonuçlarınıda elde edince umutlar arttı. Dün akşam oynadığımız son maçın ardından grubu lider bitiremedik diye oyuncusu taraftarı hepberaber karalar bağladık. Biz neyse ama oyuncuların kesinkez bu psikoloji içinde olmamaları ve kazandıkları özgüveni yitirmemeleri gerekiyor.
İlk sekize kaldıktan sonra karşılaşacağımız her rakibe karşı kanımca galibiyet ve mağlubiyet olasılıklarımız eşit. Dolayısıyla şu ana kadar muhteşem ilerlediğimiz turnuvayı, 8. de bitirebiliriz şampiyon da olabiliriz. Rakibin Yunanistan olmasının ortaya çıkabilecek tek olumsuz yanı, sportif mücadelenin önüne iki ülke arasındaki malum tarihi gerginliğin geçmesi ve bu durumun sahaya yansıması olabilir ancak şükürler olsun hocamız Fatih Terim, stoperimiz ise Alpay Özalan değil.
Son topta kaybedilen Slovenya maçının bende son topundan başlayayım. Son 50 saniyesine 6 sayı mağlup girdiğimiz maçta, Ömer Aşık'ın 2'de 2 serbest atış mucizesi uykuya hazırlanan bedenime kafein etkisi yaptıktan sonra tazelenen umutlarım, Ender'in farkı 1'e indiren serbest atışlarının ardından ayaklanıp bir uzatmaya daha hazırlamıştı kendini. Tanjevic'in moladan dönen beşini gördükten sonra, çizilen oyunun maçı uzatmaya götürmektense bitirmeye yönelik olduğuna dair endişelerimin Engin'in köşeden kaçan şutuyla yersiz olmadığını gördüm. Çizilen oyunu doğru oynatmasına ve boş şut imkanını arkadaşına sağlamasına karşın, Ender'in çembere o kadar yaklaştıktan sonra hele ki göz yaşı damlasını neredeyse kusursuz bıraktığına inandırmışken beni topu dışarıya çıkarmasına, hele şut kaçtıktan sonra çok üzüldüm.

Son topu unutup ilk topa gelecek olursak, koçun maça farklı bir beşle başlayabileceğini bende tahmin ediyordum. Hidayet ve Ersan'ın dinlendirmesini beklerken aklıma gelen son adam Kerem Tunçeri idi. Oynadığımız bütün maçlara Kerem'in kontrol oyunuyla başlayıp, topu altın misali kullanan milli takım, Kerem'in yokluğunda kullandığı yanlış şut tercihleri ve savunma zaafına rakibin maça çok yüzdeli şut atarak başlaması da eklenince henüz ilk periyottan geri düştü.


İkinci periyodun ortasından sonra Ömer Onan önderliğinde başlayan alan savunmasıyla 19 sayıdan geri gelen milli takım karakterini ortaya koyarak son topa kadar mücadele etti. Bu maçtan ders almalı ve bir daha gazozuna bile olsa maça oyun kurucusuz başlamamalıyız.

Edit: Son topla ilgili Tanjevic'in basın toplantısında söylediklerini ancak okudum ve öğrendim ki onun çizdiği hücum farklı imiş. Ender insiyatifini keşke turnikeyi bitirmek yönünde kullansaymış...

Hiç yorum yok: